katlanmış

katlanmış
adj. folded, bent, pleated, pursy, turned, turnup

Turkish-English dictionary. 2013.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Look at other dictionaries:

  • açmak — i, ar 1) Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek Kapıyı açan hizmetçi benim kadın olduğumu anlamadı. S. F. Abasıyanık 2) Bir şeyin kapağını veya örtüsünü kaldırmak Örtüyü açmaya mecburum. R. H. Karay 3) Engeli kaldırmak Karla kapanan yolu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bürüm — sf. Dürülmüş, katlanmış Bir bürüm kaymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cefalı — sf. 1) Sıkıntı, eziyet çekilen Bedia için hazin ve cefalı bir hayat başladı. P. Safa 2) Sıkıntıya, eziyete katlanmış veya katlanan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • katlanmak — nsz 1) Katlama işi yapılmak Bu kumaş iyi katlanmış. 2) e, mec. Hoş olmayan bir duruma, güç şartlara dayanmak, tahammül etmek Böyle bir yolculuğa katlanabilecek hâlde değildir. F. R. Atay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • katlı — sf. 1) Katlanmış, bükülmüş Katlı mendilleri dolaba koydu. 2) Katı veya katları olan Yolun sonunda iki katlı eski bir bina yükseliveriyordu. S. F. Abasıyanık Birleşik Sözler katlı kur çok katlı otopark üç katlı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • katmer — is. 1) Bir şeyi oluşturan katlardan her biri 2) Yağda veya sacda pişirilen bir tür börek 3) Arasına yağ ve kaymak sürülerek katlanmış yufka ekmeği Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller katmer kaldırmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kompres — is., tıp, Fr. compresse Yaraların bakımında veya başka bir amaçla kullanılan, birkaç kat katlanmış bez …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • körük — is., ğü 1) Ateşi canlandırmak için kullanılan ve açılıp kapandıkça içindeki havayı üfleyen araç Bir taraftan ha bire körüğün ipini çekiyordu. R. Enis 2) Bazı araçların açılıp kapanabilir üst üste katlanmış bölümü Biz faytonun körüğü altında… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • muska — is., Ar. nusḫa 1) İçinde dinî ve büyüleyici bir gücün saklı olduğu sanılan, taşıyanı, takanı veya sahip olanı zararlı etkilerden koruyup iyilik getirdiğine inanılan bir nesne, yazılı kâğıt vb., hamaylı İnsan, üstünde tercihen boynunda mutlaka bir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • niyet — is., Ar. niyyet 1) Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat Niyeti ilk önüne gelen telefonlu dükkâna dalmaktı. H. Taner 2) Fal gibi kullanılmak amacıyla içine mâni yazılıp katlanmış veya şekerlere sarılmış kâğıt parçası 3) din b. Namaz… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uçkurluk — is., ğu 1) Uçkur geçirilen katlanmış kenar 2) Bayrağın arka kenarında bulunan ve içinden ip geçirilip tutturulan beyaz bezden kenarlık 3) Uçkur geçirmeye yarayan çubuk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”